Finansal kurtuluş için yeni yasa şart

Türk futbolu her geçen gün ekonomik olarak daha büyük bir batağın içine giriyor. Kulüpler arkasında gittikçe büyüyen bir kara delik bırakırken, devlet çözüm üretmek yerine müsamaha göstermeye devam ediyor. BirGün Gazetesinden Eren Tutel ile Türk futbolunun finansal durumuyla ilgili konuştuk.

Beşiktaş’la başlayalım, sizce hangi başkan adayı kulübü ekonomik olarak düzlüğe çıkarabilir?

Zihniyet değiştirmeden asla, bu iş ekip işi. Ancak ‘ben’ değil, ‘biz’ diyen, şeffaf, denetimin bağımsız olması gerektiğine inanan, sorumluluk bilinci olan ve liyakat sahibi ekiplerle düzelebilir. Yönetim anlayışı değişmediği sürece bu durum, sizin de gördüğünüz üzere daha da kötüye gidiyor. Mevcut alışkanlıklarla daha da kötüye gidecek.

Bu yüzden, şu anda mevcut adaylar; Sayın Ahmet Nur Çebi, Sayın Hürser Tekinoktay veya Sayın Serdal Adalı’yı tek olarak değil, yönetim kurullarıyla birlikte değerlendirerek karar vermek gerekiyor. Kongre üyeleri; taraftara, alacaklılara ve finansal kuruluşlara güven sağlayan, kısa değil, uzun vadeli hedef ve projelerle sürdürülebilir başarıyı sağlayabileceğine inandığı, güçlü yönetimleri seçmeli.

Hazırladığınız raporlar kulübün ekonomik olarak nasıl bir batağın içinde olduğunu ortaya koyuyor. Bu borç nasıl erir, ya da erime gibi bir ihtimali var mı?

Gerçeği kabullenelim, mevcut düzende Beşiktaş kurtarılmak istenmiyor. Finansal açıdan bakacak olursak, Beşiktaş, bütçe ve mali disiplin anlayışının çok uzağında. Geçen sezon gelirlerinde yüzde 22 azalma, giderlerinde yüzde 5 artış var. Bu neden oluyor? Geçmiş yıllardaki sportif başarılardan dolayı gelirler arttığından ötürü buna bağlı olarak gelirin yine artacağı bütçelenmiş. Sportif başarı da olmayınca giderlerdeki artış engellenememiş ve bir senede 500 milyon TL’den fazla borç artışına neden olmuş.

Süleyman Seba’dan sonra Beşiktaş’ın hem sportif hem de maddi açıdan iyi yönetildiği söylenemez, gelen her başkan ardında gittikçe büyüyen bir enkaz bıraktı sanki…

Maalesef öyle oldu. 2000 yılının başında Sayın Süleyman Seba kulübü devrettiğinde 6 milyon dolar civarında bir borç vardı. Dolar kurun 0,5-0,6 kuruş civarındaydı. Bugün ise borç 2,8 milyar TL’yi aştı. Bu borç artışında ülke şartları da etkili oldu ancak, en büyük pay yine yönetimlerin anlayışları.

Finansal çöküntünün yanında asıl sorun değişen ülke konjonktürüyle birlikte Beşiktaş geleneklerinden kopuş oldu. Beşiktaş’ın kurtuluşunun, finansal çözümlerden çok, genlerindeki öze geri dönüş sayesinde olacağına inanıyorum. Beşiktaş genlerini, yani, özünü hatırlamadan düzelemeyecektir.

Gelelim Türk futboluna. Biliyorsunuz, Türkiye Bankalar Birliği, Süper Lig’deki hemen hemen bütün takımlar için borç yapılandırmasına gitti. Sizce bu devasa borç yığınını eritir mi?

Mevcut yapılandırma şartları planlananın aksine borçların büyümesine neden olacak. Bu şartlardaki yapılandırmalar ancak kulüplerin günlük nakit sıkışıklıklarına çözüm olabiliyor. Oysa spor kulüplerini kurtarmak amaçlandığında, borçlarını ödeyebilecek fon yaratmaları sağlanır. Bunun da, kulüplerin finansal yapılarını incelediğimizde ortalama 5-6 yıl sadece faiz ödeyecekleri 12-15 yıllık bir yapılandırma ile mümkün olduğunu görünüyoruz. Tabii ki bu da ancak mali disiplin şartıyla mümkün.

TFF’nin kendi Finansal Fair Play’ini oluşturma gibi bir çabası oldu bu borç yapılandırması sonrası, sizce kulüpler ekonomik olarak disipline girer mi?

Federasyonun takım harcama limitlerini getirmesi doğru bir hamleydi. Kulüp Lisans Kurulu’nda yerinde bir değişiklik yapıldı. Önemli olan uygulama dirayeti gösterilebilecek mi. İspanya Futbol Federasyonu benzer düzenlemeleri yaptıktan sonra sıkı bir şekilde takip etti. Bunun ödülünü hem sportif hem de finansal açıdan elde ettiği sonuçlarla aldı. Barcelona ve Real Madrid’in sportif başarısını konuşurken borçlarının, gelirlerinin yüzde 70-80 civarında olduğunu göz ardı etmeyelim.

Kulüplerimiz özellikle üç büyükler transferde yine hiç de azımsanmayacak paralar harcadı. Özellikle Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmak için kesenin ağzını bir hayli açtı. Bu kısa vadeli başarı düşüncesi kulüpleri düzlüğe çıkarır mı?

Kısa vadeli çözümler uzun vadede daha büyük sorunlara neden oluyor. Galatasaray benzer bir süreci birkaç yıl önce yaşadı. Beşiktaş da şu anda yaşıyor. Şampiyon olup Şampiyonlar Ligi’ne katılan takım yaklaşık 250-300 milyon TL ek gelir kazanıyor. Bu sayede de kulüpler günü kurtarabiliyor. Şampiyon olamayıp Şampiyonlar Ligi’ne gidilmediğinde mevcut sözleşmelerdeki yüklerden dolayı krize giriyorlar.

Ülkemizde spor kulüpleri dernek statüsünde yönetiliyor ve bu uzun süredir tartışma konusu. Siz de dernek statüsünün tamamen kalkması taraftarı mısınız?

Özellikle profesyonel futbol kulüpleri acil bu statüden çıkarılmalı. Bu statü kulüplerin batmasında başrolü oynayan yönetici hatalarına olanak sağlıyor. Bu kanun sayesinde yöneticiler de, hâkim oldukları kurullarda ibra ediliyorlar ve sorumlulukları ortadan kalkıyor.

Özellikle de Türk futbolundaki çöküntüden kurtulmak için Spor Kulüpleri Yasası’nın çıkarılarak, yasal ve organizasyon bozukluklarının düzeltilmesi gerekiyor.

Son olarak ülke futbolunu kurtaracak ekonomik formül sizce nedir?

Bu formülün iki bacağı var: Biri sportif, diğeri ise finansal ve idari başarı. Bu iki bacağı birlikte planlamak ve düzeltmek gerekiyor. Peki, nereden başlayacağız? Elbette Spor Kulüpleri Yasası’nın düzenlenmesi ilk adım. Bu yasa sayesinde yasal ve yapısal sorunları çözmeliyiz. Burada temlik oluşturmadan düzelmesinin imkânı yok.

Bunları sağladıktan sonra mevcut yapılandırmadaki gibi kulüplerin nefes alacağı değil, sürdürülebilir ve kendi kendine faaliyetlerini sürdürmesine izin verecek bir borç yapılandırılması planlanmalı. Burada şu atlanmamalı, yapılandırma uygulanmaya alındıktan sonra kulüplerin disiplinden çıkmalarına asla izin verilmemeli.

Leave a reply:

Your email address will not be published.

Site Footer